8 sene düzelmesini beklediğin, çaba sarf ettiğin, defalarca kez affettiğin ve bir şans daha verdiğin kişinin artık düzelmeyeceğini anladığın o muhteşem(!) sevgililer günü olan 14 şubat’ta ondan yüzük almak!
Uzun süreli ilişkilerin kaderidir zaten ya kötü bir şekilde ayrılınılır ya da “hadi artık büyüsü bozulacak” baskısıyla bir adım ileri götürülerek evlenilinir. Şunu hiç düşündünüz mü bilmiyorum ama bence bir ilişkinin güzel devam etmesi ayaklarınızın yere basmasıyla çokça ilgili. Karşınızdakine bakarken kendi pencerenizden baktığınız için öncelikle kendi pencerenizi geniş tutmalısınız ki karşı tarafı daha iyi anlayabilin. Penceremiz ise bilgimizle sınırlıdır. Yukarıdaki durumla kaç kişi karşılaşır hayatı boyunca acaba?? Doğrusu nedir? Yanlışı nedir? Ne yapmak lazım. Evlenmeyi düşünmeyen kız bile bu anı hayatı boyunca 1 kez de olsa kafasında yaşamıştır. Ama böyle olmamalı ya. Bunun gittiği barda sarhoş olup bekaretini tanımadığı bir adama veren kızla bir farkı yok ki. Körü körüne ilişkiyi bu zamana kadar uzatmak mı hata acaba. Seviyorsun diye nereye kadar devam edilir peki? Bunun bir sonu yok mudur? Düğmesi yok mu bu aşkın – sevginin basınca dursun bitsin yok olsun. Basınca kaldığı yerden devam etsin. Bir insan bir insana kaç kere aldanır? Kaç kere inanır kaç kere hayal kırıklığına uğrar?