SAYI: 43 / Nisan 2009 / Yıl: 5
Bu ayki konuğumuz siyasi kimliğini bir yana bırakıp “kadın” olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için okulumuza gelen TBMM Başkan Vekili Güldal Mumcu. Kendisine adeta bir sohbet havasında geçen röportajı için tekrardan teşekkür ediyoruz.
Haber Eylül: Öncelikle bize biraz üniversite hayatınızdan ve sonra neler yaptığınızdan bahseder misiniz?
Güldal Mumcu: Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletmecilik’ ten 1974 yılında mezun oldum. Daha sonra da Devlet Yatırım Bankası’ da proje değerlendirme uzmanlığı yaptım.
Haber Eylül: Peki şu anda sahip olduğunuz siyasal kimliğiniz Uğur Bey ile evlendikten sonra mı oluştu? Yoksa daha önce de siyasi konulara ilginiz var mıydı?
Güldal Mumcu: Tabi bizim dönemimizde gençler şimdiki kadar siyasetten uzak değildi. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ de okurken 12 Mart 1971 darbesini yaşadık. Biz; siyaset, dünya, hayat ve Türkiye’ nin geleceği ile çok yakından ve okuyarak, yazarak ilgilenirdik.
“Cemaat kültürü, dine odaklı bir siyasi anlayışı beraberinde getiriyor. O yüzden gençlerin bir an önce laik siyasetin içine katılmaları lazım.”
Haber Eylül: Gençlerin genelinin apolitik olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Güldal Mumcu: Şöyle söyleyebilirim ki 12 Mart 1971 ve 1980 darbesi gençleri siyasetle ilgilenmekten biraz uzaklaştırdı. Darbeden sonra Turgut Özal ANAP’ ı kurduğu zamanlarda “köşeyi dön, hayatını yaşa, sana mı kaldı bunlarla uğraşmak” tarzında gelişen düşünceler ve tabi 1970 öncesinde yaşanan “terör” olayları yüzünden öldürülen gençler buna sebep oldu diyebiliriz. Bu tip olaylarla karşılaşan aileler, çocuklarını koruma duygusuyla, “siyasete bulaşma, sen mi kurtaracaksın bu ülkeyi” diyerek siyasete daha duyarlı olan gençlik kesimini etkilemeye başladılar. Uğur Mumcu’ nun da çok güzel bir yazısı var bu konuda. Gençler bilinçli bir şekilde siyasete dahil olmayıp cemaatlere katılmaya başlıyorlar. Böylece siyaset, siyaset olmaktan çıkıyor. Cemaat kültürü, dine odaklı bir siyasi anlayışı beraberinde getiriyor. O yüzden gençlerin bir an önce laik siyasetin içine katılmaları lazım.
Haber Eylül: Bu durumda gelecekten ümitsiz olduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Güldal Mumcu: Ben hiçbir zaman gelecekten ümitsiz olmadım. Ümitliyim, bütün bunların aşılıp kırılacağına inanıyorum. Eşkıya, dünyaya hükümdar olmaz! Bu ülkenin geleceği de dünyanın geleceği de aydınlık gençlerde, sosyal demokrasidedir. “Yoksulu” giderek yoksullaşan bir ülke ve dünya sosyal adalet ve demokrasi yoluyla çıkış noktası bulmak zorundadır. Gelecek, sosyal demokrasidedir.
“Gelecek, sosyal demokrasidedir.”
Haber Eylül: “Kadın” olarak mecliste bulunmak… Kendinizi daha çok kadınların temsilcisi olarak mı yoksa genel olarak bir milletlin temsilcisi olarak mı görüyorsunuz? Veya şöyle diyelim… Kadın olarak halkın temsil edildiği mecliste bulunmak ne gibi sorumluluklar yüklüyor size?Güldal Mumcu: Her zaman temsil etme bilinciyle yaşıyorum zaten. Ben şu anda meclis başkan vekilliği yapıyorum; meclisi yönetirken de halkı temsil ediyorum. Milletvekili, milletin adına hareket eden kişidir. Ona tanınan hakları koruyarak, ona verdiği yetkileri bilinçli bir şekilde kullanmak demek her an halkı düşünerek hareket etmek demektir. Halkın haklarını savunacak yasalar çıkarken daha çok emekçi halkın lehine sosyal demokrat anlayışıyla çalışıyoruz.
Haber Eylül: Nüfusun yaklaşık yarısını oluşturan kadınlar TBMM’ deki erkek milletvekillerinin yalnızca % 4.2 sini (meclisin %10’ undan azını) oluşturuyor. Bu sayı nasıl arttırılabilir? Somut yöntemler var mı bu konuda?
Güldal Mumcu: Şöyle ki, kadınların eğitim düzeyi arttıkça çalışma hayatında da yönetim hayatında da yerleri artıyor. O yüzden her şeyin başı eğitim. Kadınlara özellikle eğitim vermek gerekiyor. Siyasette de kadın sayısı ancak bu şekilde artabilir. Bir de insanların “kızım, başka işin mi yok; o erkek işi, sana göre değil” şeklindeki yaklaşımları çok yanlış. Öyle bir şey olmamalı. Her işi yapabilir kadınlar da. Eğitim bunun en baş unsurudur.
Haber Eylül: Son seçimlerde meclisteki kadın sayısı kısmen arttı. Peki bu artışların sebebi bir nevi “göz boyama” olabilir mi?
Güldal Mumcu: Aslında çok artmadı kadınların sayısı. Kadınların yerel yönetimdeki sayıları hala çok az. Kadınların, kadın haklarını savunması ve bulundukları partinin kadına bakış açısı ile çok yakından ilişkili bu durum. Yani kadın haklarına öncelik vermeyen, töreye, geleneklere ağırlık veren siyasi partilerdeki kadınlar kadın haklarını savunmakta çok başarılı olamıyorlar; çünkü partileri kadına öyle bakmıyor. Bu soruyu da o şekilde bakarmış gibi yapmak şeklinde yorumlayabilirim.
““Kızım, başka işin mi yok; o erkek işi, sana göre değil” şeklindeki yaklaşımları çok yanlış.”
Haber Eylül: Feminizm denince ne anlıyorsunuz?
Güldal Mumcu: Feminizmi pozitif ayrımcılık olarak niteleyebilirsiniz. Hep altını çizerim bu konunun. Dünyada kadın-erkek sayısı eşit sayılır; dönem dönem değişir nüfus; ama çok az fark vardır aralarında. Gerçek eşitliği elde edinceye kadar bu pozitif ayrımcılığın olması gerektiğini düşünüyorum. Yani geride kalanı eşit hale getirmek için böyle bir ayrımcılık yapılmalıdır. Feminizm de böyle bir açılımdır.
Haber Eylül: Peki siz feminist misiniz?
Güldal Mumcu: Tabi ki kadın haklarından yanayım; ama bu erkeği dışlıyorum anlamına gelmez. Bu görüş yüzünden feminizme tuhaf bakar insanlar. Hâlbuki öyle bir şey yoktur. Kadının her alana dâhil olabilmesini sağlamak için çaba gösterilmelidir.
Haber Eylül: Birazda Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfından bahseder misiniz ?
Güldal Mumcu: Uğur Mumcu’ nun öldürülmesinden sonra araştırmacı gazetecilik bilinciyle gençleri mesleğe kazandırmak düşüncesinden hareket ettik. Bu vakfa girebilmek için illa gazetecilik okumanız gerekmiyor. ÖSS’ nin durumu meydanda. Gençler ne istediklerini tam olarak bilmeden bir üniversiteye yerleşiyorlar çoğunlukla. Hangi üniversite, hangi bölüm olursa olsun içinde gazetecilik heyecanını taşıyan gençler için vakfımızın düzenlediği “meslek edindirme kursu” var. Üç bucuk ay sürüyor. Sorgulayan, araştıran, merak eden ve bunları başkalarına aktarmayı seven üniversite mezunları dosyalarıyla başvuruyorlar. O dosyalardan seçtiklerimizi sözlü mülakata alıyoruz ve bu mülakat sonucu başarılı olanlara 350 saatlik bir kurs veriyoruz. Kursu tamamladıktan sonra basın kuruluşlarına dağılıyorlar. Bu şekilde meslek edinip gazeteci oluyorlar. Bu yolla 20 gencimiz şu anda basında kadrolu çalışmakta. Bütün gençlerin bu konuyla ilgilenmelerini isterim. Vakfımızda ayrıca Uğur Mumcu’ nun tüm kitaplarını basmış durumdayız. http://www.umag.org.tr/ adresinden yazma seminerleri hakkında da bilgi alabilirsiniz. Genç-yaşlı herkesi bekliyoruz.
“Uğur Mumcu’ nun öldürülmesinden sonra araştırmacı gazetecilik bilinciyle gençleri mesleğe kazandırmak düşüncesinden hareket ettik
Haber Eylül: Bunca işin arasında kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?
Güldal Mumcu: Boş zaman diye bir şey söz konusu değil maalesef. Meclis ve vakıf dışında her anım okumak, araştırmak ve yazmakla geçiyor. Bunlara ayırdığım zamanı da boş zaman olarak saymıyorum zaten. Hobilerin var mı diye sorarsanız; eskiden örgü örerdim.
Haber Eylül: Bu güzel söyleşi için size çok teşekkür ediyorum.
Güldal Mumcu: Ben teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder