23 Eylül 2010 Perşembe

Nasuh Mahruki

SAYI: 40 / Ocak 2009 / Yıl: 5
AKUT Yönetim Kurulu Başkanı Nasuh Mahruki






“Kurtarılan her hayat geleceğimizdir, geleceğimizi birlikte kurtaralım!” sloganıyla bu yıl 12. yaşını kutlayan Türkiye’nin en güvenilen sivil toplum kuruluşlarından AKUT’un yönetim kurulu başkanı Nasuh Mahruki bu ay ki konuğumuz.


ESİAD’ın 7. Girişimcilik Haftası sebebiyle okulumuzda konferans veren Nasuh Mahruki ile,  AKUT, dağcılık ve gönüllük üzerine samimi bir röportaj gerçekleştirdik. Bizi kırmadığı için Nasuh Mahriki’ye ve yardımlarından dolayı da Sayın hocamız Prof. Dr. Mustafa Yaşar Tınar’a çok teşekkür ederiz.
Haber Eylül: Nasuh Bey insanların hayatlarında ne oluyor bitiyor da kendilerini dağlara tepelere vuruyorlar? İnsanları, hata affetmeyen bu spor dalına iten nedir?
 Nasuh Mahruki: Dağcılık bir spor aslında. Doğada ve dağlarda yapılan bir spor olduğu için de insanlarda çok farklı duygular yaratıyor. Büyük dağların ortasında ya da içinde olduğun için birçok doğal güzellikle karşılaşıyorsun ve bu doğal güzellikler çok etkileyici oluyor. Bugün bir dağ resmi bile gördüğünüzde vay be! deyip onun içinde olmak istiyorsun. Çok daha heyecanlı bir duygu. Bir de orda olmayı düşünün, orada olmak daha heyecanlı ve güzel bir duygu. Onun dışında bir spor olduğu için kendine özgü bir takım dinamikleri var yani sizi bedensel ve ruhsal olarak zorlaması ama sonucunda da bir şeyi başardığınızda sizi tatmin etmesi..Beden ve ruh sağlığınıza çok büyük faydaları var. Birçok olumlu etkileri var. Sıkı bir spor dağcılık. Riskli ve tehlikeli olmasıdan dolayı da tabiki de diğer sporlardan ayrılan bir özelliği de var ama bu risk ve tehlike de dağcılığın cazibesini arttırıyor ve bu riskli süreçlerle başa çıkma becerisi insanda çok başka alanlarda da kabiliyetler geliştiriyor. Bence bendeki en güzel kazanımlar bunlar oldu. Dağlarda öğrendiğim şeyleri günlük hayatımızda hatta AKUT’ta da karşılaştığımız birçok zorlukta kullandık hatta 1999'daki Marmara depremini de dahil ediyorum 73 yıllık Cumhuriyet tarihimizde  Türkiye’de doğal afetlerde arama-kurtarma misyonuyla kurulmuş bir tane sivil toplum kuruluşu vardı. Onu da kuranlar gene dağcılardı. Yani dağcılığın bir de bu yanı var. Çünkü dağcılık bir takım sporudur. Onun dışında riskli bir sporla uğraştıkları için sürekli kritik süreçlerde karar vermeleri gerekir ve bu kararların doğru olması gerekir aksi takdirde kazalar, yaralanmalar  ortaya çıkabilir. Dağların şartları zor, soğuk, ıslak, yüksek, oksijensiz teknik zorluklar o şartlar sizin daha kollektif birey olmanızı sağlıyor hem birey olarak hem akıl olarak hem de ruh olarak geliştiriyor sizi. Bu bakımdan bakabilirsiniz olaya. Pekala benim o soğukta, karda, buzda ne işim var orada diyebilirsiniz ama eğer öyle demiyorsanız insanın kişisel gelişimini çok hızlandıracak bir spordur dağcılık. O yüzden dağcılık yapıyorum.
 
          AKUT, bizim koşulsuz vatan ve insan sevgimizdi...
Haber Eylül: Başarılı, mücadeleyi seven, gönüllüğü hazmetmiş bir spor adamı olarak sizin zirveye çıkıpta yapmadığınız bir şey var mı şimdiye kadar? Hayalini kurduğunuz…?
Nasuh Mahruki: Everest’e oksijensiz çıkmak istiyorum aslında. Bugün Türkiye’de Everest’te çıkan 14 kişi var ama hepsi oksijenle yaptı bunu, ben de dahil. Ama sonraki tırmanışlarda oksijen kullanmadım K2’ye bile oksijensiz tırmandım. Eğer bir daha Everest’e çıkma imkanı elde edersem sponsorları falan ayarlayıp, oksijen desteksiz kendimi zorlamayı düşünüyorum.
Haber Eylül: AKUT ile birlikte kaybolan dağcıları bulmaktan tutun da, Bingöl’de hasta nakline kadar birçok konuda insanlara yardımcı oluyorsunuz. Peki AKUT’a nasıl üye olunur? Bir eleme yapılıyor mu?
Nasuh Mahruki: AKUT sonuçta bir sivil toplum kuruluşu ve bir misyonu var. Bu kurum kültürünü benimseyen bu amaç için emeğini ortaya koymak isteyen herkese kapımız açık. Bize insanlar bu soruyu hep soruyor ve bizim cevabımız “vatanını milletini sevecek" oluyor, sadece bu.
 
AKUT’u AKUT yapan, liderlerimizin ortak bilinci ve ortak iradesidir.
Haber Eylül: Bir yaş sınırlaması yok mu?
Nasuh Mahruki: Yok, yani 18 yaşın altındaysa ailesinden izin alıcak sadece bu. Sonuçta gönüllü ve karşılıksız bir hizmet olduğu için bunu yapabilecek ruhta olmanız gerekiyor. Geri kalanını biz zaten veriyoruz yani biz kimsenin arama-kurtarmacı olmasını zaten beklemiyoruz. O eğitimleri biz kazandırıyoruz insanlara. Sizden tek isteğimiz gerçekten gönüllü olarak gelmenizi istiyoruz. Yani bize arkadaş bulmak için, kendine sosyal bir ortam yaratmak için gelmeyecek, ben AKUT lideriyim diyerek dışarıda kendine bir rant sağlamayacak. Böyle insanları biz zaten eliyoruz ama kurum kültürümüze uyumlu oldukları sürece bizlere katma değer yaratabildikleri sürece başımızın üstünde yerleri var.
Haber Eylül: 1999 Marmara depreminden sonra AKUT Türk halkının gönlüne taht kurdu ama bununla birlikte sizlere yönelik birçok karalama kampanyası başlatıldı. Bunun sebebi neydi?
Nasuh Mahruki: Ben bu konuda 700 sayfa kitap yazdım. 6. kitabım bu konu üzerinedir. Benim kendi sayfamda da mavcuttur kitap pdf olarak indirebilirsiniz. Çok özetin özeti; 17 ağustos depremi aslında Türk toplumu için bir paradigma değişimi, zihin haritası değişimi imiş. Bende 5-6 yıl sonra bunun farkına vardım. Yani zihin haritası değişimi derken yanlışlarımızı düzeltip, doğru bir paradigmayla, zihin haritasıyla yolumuza devam etme fırsatıymış. 18000 civarında ölüm, milyarlarca dolar zarar... O yaşadığımız ağır travma ve krizin sonrasında …Çünkü biliyorsunuz ki kriz Çince de tehlike ve kriz harfleriyle yazılır. Kriz bir tehlikeyi işaret eder ve aynı zamanda tehlikeyle birlikte o tehlikenin yol açtığı şeyleri düzelterek bundan sonra ki hayatınızı daha düzgün sürdürmeniz için bir fırsat yaratır. Biz 17 ağustos depreminin tehlikesini yaşadık, fırsatını kullanamadık. Ders alamadık. Alacağımız ders; yolsuzluktur, rüşvettir, günü kurtarmayla ilgili toplumda hakim olan zihin haritasının yıkılıp toplumda daha çağdaş ,daha şeffaf, daha siyasette hesap verilebilinir, daha her şeyi devletten beklemek yerine herkesin yurttaşlık sorumluluğunu yerine getirebildiği bir sürecin başlangıcıydı. O sürecin sembolik lideri de AKUT idi.  AKUT’u hırpalayarak, o paradigma değişimini durdurdular; onunda ötesinde o dönemde AKUT silahlı kuvvetlerle birlikte Türkiye’nin en güvenilir kurumu seçildi. Bu kadar üst düzey bir güvenin tamamen bağımsız bir kurumun üzerinde toplanması kimsenin hoşuna gitmedi ve o güveni kırmak için Ermeniler, Yahudiler, zengin çocukları şov yapıyorlar, rant peşindeler … gibi birçok iftira attılar. Benim kitabımda hepsi çok ayrıntılı yazıyor.
Haber Eylül: Birçok başarıya imza attığınızı biliyoruz. Peki ya başarısızlıklarınız…Hiç olmadı mı?
Nasuh Mahruki: Başarıdan ne anladığınıza bağlı... Mesela bir dağcı için başarılı olmak illa ki zirveye varmak anlamında değildir. Bir kere o dağ tırmanışınında "kazasız belasız dağa gidip gelmektir" başarı aslına bakarsanız. Çünkü hava bozar, fırtına çıkar, tipi olur ... hiç hesapta olmayan aksilikler olur, önemli olan yaralanmadan, başınızı belaya sokmayan sağ sağlim geri dönebilmektir. Zirveye varırsanız tabi hava şartları uygun olduğunda süper, harika! Ama dağcılıkta başarı=zirve demek yanlış olur. Varabilmeniz için dağın nesnel koşullarının uygun olması gerekir, yani hava şartlarının. Bunlar uygun olsun ki siz performansınızı ortaya koyup o zirveye ulaşın. Benim başarıdan anladığım nesnel koşullar uygun olduktan sonra o işi yapabilmektir. Bu konuda benim bir başarısızlığım olmadı yani dağa gidip geri döndüğüm çok olmuştur, Türkiye’de bile hava koşulları kötü olduğundan dolayı geri döndük ama biz geri dönülmesi gerektiği için geri döndük. Biz çıkamadıysak başkaları zaten hiç çıkamazdı, bu açıdan baktığınızda başarısızlık diye nitelendirdiğim bir şey yok hayatımda. Ama zirve odaklı bakarsanız o zaman çok.
 
“AKUT, Türk milletinin ortak bilincinin özgün bir ürünüdür.”
Haber Eylül: Şu an ki en büyük hedefiniz nedir?
Nasuh Mahruki: Dağcılık olarak bakarsanız Everest’te oksijensiz tırmanmak istiyorum. Onun dışında yeni kitaplar yazmak istiyorum. Mesela şu an 7. kitabımın üzerinde çalışıyorum, kişisel gelişim üzerine olacak. Liderlik, takım çalışması, hedef odaklı çalışma.. Zaten seminerlerimi de bu konular üzrine veriyorum 10 küsür yıldır. Onla uğraşıyorum bu sıralar. Onun dışında AKUT’u çok güçlendirmek istiyorum. Dünya ölçeğinde olduğu gibi çağdaş bir sivil toplum kuruluşu gibi konumlandırmak istiyorum, yani sadece arama-kurtarmanın dışına çıkarmak, ülkedeki bir çok konuya müdahil olan ve elini taşın altına koyan, oradaki hataları düzeltmeye çalışan, duruşunu gösteren, toplumu bilgilendiren bir sivil toplum kuruluşu olarak konumlandırmak istiyorum. 
Haber Eylül: Herkesin kendi çıkarlarını düşündüğü günümüz koşullarında “Neden kendimi bu kadar hırpalıyorum? Biraz da başkaları uğraşsın...” dediğiniz hiç olmuyor mu?
Nasuh Mahruki: AKUT’un içinde 3 gün geçirseniz böyle bir şey deme şansınız sonsuza kadar kalkar eğer ufacık bir vicdanınız varsa. Sonuçta biz 745 insan hayatı kurtardık. Siz hiç hayatınızda mesleği doktorluk haricinde insan hayatı kurtarmış birisini gördünüz mü? Ama biz 745 kişi kurtardık böyle sayı olarak baktığımızda çok gözükmüyor belki ama gazetelerde 3 tane şehit haberi görünce ne kadar hırpalanıyor toplumumuz, hepimiz görüyoruz. Gerçi orda şehitlik gibi, terör gibi başka bağlantılar ama ama sonuçta 1 kişi bile öldüğünde ne kadar canımız acıyor, içimizden et kopuyor resmen. Biz olmasaydık 745 kişi daha ölecekti. Birde onların aileleri, eşi dostu arkadaşları var... O kadar insanın travma yaşamasını engelliyorsunuz. Bundan daha güzel bir duygu nerede var? Parayla kıyaslanabilir mi?
Haber Eylül: Üniversiteye başladığınızdaki hayalleriniz neydi? Bu yerlere geleceğinizi hiç tahmin ediyor muydunuz?
Nasuh Mahruki: Ben üniversite yıllarında da dağcılık ve doğa sporları konusunda çok aktiftim. Bilkent Üniversitesinde DOST diye bir dağcılık kulübü kurmuştuk. Doğa sporları topluluğuydu. Adını da ben koydum ve 3 yıl da başkanlığını yaptım. Oradan zaten birlikte çalışmanın sinerjisini, sivil toplum kuruşlarının işleyişini, örgütlenmenin gücünü öğrenmeye başlamıştım. 1992’de mezun oldum ondan sonra tırmanışlara da devam ettim. O süreçte AKUT’u kurmaya karar verdik. 1995’te Everest’e tırmandım. 1996’da da AKUT’u kurduk.
Haber Eylül: AKUT’a göre “Gönüllülük” tek bir kelimeyle nedir?
Nasuh Mahruki: Ülke sevgisi, insan sevgisidir. 
Haber Eylül:  Zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Nasuh Mahruki: Ben teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder